Başarının doruğuna çıkan ve sonra birdenbire ortadan kaybolan meşhur insanlar görmüşsünüzdür. Onlar rahatlığa alışmaya başlamışlar ve kendilerini doruğa çıkaran şeyi, ilk planda kaybetmişlerdir.
“Doruğa ulaşsanız bile, hala ulaşılması gereken tüm gelecek önünüzde durmaktadır.” – Lao, Tsu, Tao Teb King.
Rahatlık bir vücudun sahip olabileceği en tahrip edici duygudur. Bir kişi çok fazla rahatlığa ulaşınca ne olur? Büyüme, çalışma, katma değer yaratma durur. Çok fazla rahatlık istemeyin. Kendinizi gerçekten rahat hissediyorsanız, büyümeniz duracaktır. Bob Dylan “Meşgul doğmayan, ölümle meşgul olmak için doğmuştur” demiştir. Ya yukarı çıkarsınız ya da aşağıya inersiniz. Mc Donald’s’ın kurucusu olan Rah Kroc, “Uzun süre başarılı olmak için sizden tek bir tavsiye istense, cevabınız ne olurdu?” sorusuna, “Yeşilken büyürsün, olgunlaşınca çürürsün” cevabını vermişti. Yeşil kaldıkça büyüyebilirsiniz. Herhangi bir deneyimi büyümek için bir araç olarak da görebilirsiniz, çürümeye davetiye çıkarmak şeklinde de görebilirsiniz. Emekliliği daha zengin bir yaşamın başlangıcı olarak da, çalışma hayatının sonu olarak da görebilirsiniz. Başarıyı; daha yükseğe ulaşmak için sıçrama tahtası olarak da yan gelip yatılacak yer olarak da görebilirsiniz. Yatılacak yer olarak görürseniz uzun süre orada kalamazsınız.
Rahatlığın bir çeşidi de karşılaştırmadan kaynaklanır. “Tanıdığım kişilere göre başarılı olduğumdan, başarılı olduğumu düşünüyorum” demek, yapabileceğiniz en büyük hatadır. O, sizin arkadaşlarınızın başarısız olduğu anlamına gelebilir. Kendinizi arkadaşlarınızın ne yaptığına göre değil, amaçlarınızla değerlendirmeyi öğrenin. Niçin? Çünkü, sizi değerlendirecek daima birileri olacaktır.
Bunu çocukken yapmadınız mı? “Ahmet böyle yaptı, niçin ben de öyle yapmayayım” demediniz mi? Muhtemelen anneniz de “Güzel, fakat Ahmet’in ne yaptığı beni ilgilendirmez” der ve haklıdır. Siz Ahmet, Mehmet ya da diğerlerinin ne yaptığıyla ilgilenmemelisiniz. Neleri yapmaya muktedir olduğunuzla ilgilenmelisiniz. Ne yarattığınızla ve ne yapmak istediğinizle ilgilenin. Yapmak istediklerinize yardımcı olacak dinamik, katılımcı, yapıcı amaçlarınızla ilgilenin. Başkalarının ne yaptığıyla değil. Sizden daha fazlasına sahip olan daima birileri olacaktır. Sizden daha azına sahip olan birileri de olacaktır. Bunların hiç biri sorun değildir. Kendinizi kendi amaçlarınızdan başka bir şeyle yargılamayın.
“Küçük şeyler, küçük zihinleri etkiler.” — Benjamin Disraeli
Şimdi de rahatlıkta nkaçınmanın bir başka yolunu anlatmak istiyorum. Kahve seminerlerinden uzak durun. Neden bahsettiğimi biliyorsunuz. Buralarda herkes başkasının çalışma alışkanlıklarından, seks yaşamından, finansal durumundan söz eder ve bunların dışında her şeyin hatasız olduğu kabul edilir. Kahve ve seminerleri intihar etmeye benzer. Kahve seminerleri dikkatinizi, yaşam deneyiminizi arttırmak için neler yapabileceğinizin yerine, başkalarının özel yaşamlarında neler yaptığına çekerek beyninizi zehirlerler. Bu seminerlere tiryaki olmak çok kolaydır. Fakat kendilerini sadece sıkıntıdan kurtarmak isteyen bu insanların, kendi yaşamlarında istediklerini üretme yeteneklerini kaybettiklerini unutmayın.
Hint felsefesinde sık sık kullanılan, “Yuvarlanan Fırtına” diye bir deyim vardır ve filozof sadece “İyi niyetle konuşun” der. İleriye sürdüğümüz şeylerin arkamızdan geldiğini unutmayın. Bunun için mücadelem, sizi hayatın pisliklerinden uzak tutmaktır. Küçüklerin içinde büyük olmayın. Rahat ve vasat bir insan olmak istiyorsanız, zamanınızı kim kiminle yatıyor dedikodularıyla geçirebilirsiniz. Bir fark yaratmak istiyorsanız; kendinizle mücadele edin, kendinizi sınayın ve size özgü bir yaşam oluşturun.